Vintage,Girls not want to wear mass production
Vintage ya sevilir ya da nefret edilir. Arasının olduğunu
sanmıyorum. Çünkü vintage seven zaten eskiyi de sever. Sevmeyenler ise eskiye
ait bir şeyler giyme ,hatta ve hatta başkasına ait bir giysiyi giyinmekten haz almazlar. Âmâ sevenler zaten o
yaşanmışlıkları için giyiyordur vintage bir elbiseyi. Çünkü vintage bir
kıyafet sadece kumaş ve iyi dikiş demek
değildir.Birinin geçmişidir de..
Geçmişe ait bir giysi de bende o giysiyi giyen kadın
hakkında merak uyandırır.
Nasıl biridir?
Sarışın mı, esmer mi yoksa kızıl mı?
Nerelidir?
Nasıl bir hayatı olmuştur?
Mutlu mu yoksa mutsuz mudur?
Görüp de beğendiğim giysi 40 lı yıllara ait bir parça ise,sahibi
İkinci Dünya Savaşını yaşamış mıdır? Yaşamışsa nerede ve nasıl yaşamıştır?
Nazilerin eline düşüp, kaçmış mıdır mesela? Ya da İspanya iç savaşında özgürlük
için mücadele eden kadınlardan biri midir? Eğer kıyafet 60’ lere ait ise 27 Mayıs ihtilalini görmüş müdür?80’lerden
kalma yeşil bir parka düşmüşse elime, sağ sol çatışmasına girmiş midir sahibi
diye aklıma gelir mesela.
Vintage kıyafetler hikaye demektir.Bazen vintage bir kıyafet esas sahibinin ruhunu
yansıtıyormuş gibi gelir bana.Mariliene Dietrich’in 30’ larda giydiği bir pantolonu görsem onun cesur ruhu bu pantolonun
kalıbında dolaşıyor hissine kapılırım açıkçası.
Kendimi ise bazen 1920 lerden kalma derin v yakalı minik
çiçekli ipek bir çay elbisesi giymiş olarak hayal ederim, altına da İsabel
Marant cow boot ile tamamlamış bir şekilde.
Biliyor musunuz, artık 20’ lerdeki gibi saf ipek kumaşlar
üretilmiyor, mutlaka işin içine sentetik karıştırılıyor .İşte size vintage i
sevmek için bir başka neden daha.
Son yıllarda vintage olan merakın giderek artmasının
altında kadınların seri üretimden ziyade daha bireysel giyinme isteği yatmakta.
Tek tip giyimin getirdiği hoşnutsuzluk, özgünlüğü yakalama arzusu kadınları
vintage kıyafetlere yöneltiyor. Vintage ,farklılığı getiriyor. Stillerini
beğendiğimiz ünlü isimler vintage ile günümüz çizgilerini başarılı bir şekilde
biraraya getirip stil sahibi ünvanını hak ediyorlar.Ece Sükan,Ahu Yağtu,Tuba
Ünsal vintage giysiler ile özdeşleşen ünlü simalar. Özellikle Ece Sükan, iyi
bir koleksiyoner.Ama onca vintage kıyafet arasından günümüz çizgisine gidecek
olan giysileri yakalama gibi müthiş bir zekası da var.
Vintage kırmızı halıya bile yakışıyor.Penelope Cruz, ödül
törenlerine vintage elbise ile gelmeyi seviyor.2009 Oscar töreninde giydiği Balmain elbise onunla bütünleşmişti
sanki. Julia Roberts,2001 de Erin Brockovich rolüyle Oscar’ı alırken 1960’
lardan kalma siyah harika bir Valentino giyiyordu. Jennifer Lopez ,2003 ‘de Ben
Afleck ile nişanlıyken katıldığı Oscar törenine, farklı bir rengi Jackie Onasis
için de dikilen Cahanel vintage bir elbise ile gelmişti. Bunlar benim şuanda
aklıma gelen isimler.Daha nice isim var,ödül geceleri farklı olmak için vintage
tercih eden.
Amerika ‘da yapılan bir araştırma vintage kıyafet
satışlarının daha önceki yıllara göre yüzde 30 civarında arttığını söylüyor.Bu
araştırmadan anlaşılıyor ki insanlar artık başkasının giydiğini giymekten
utanmıyor.Aksine özgün ve stil sahibi
olmayı seçiyor.Onun için sokak modası eski ile yeniyi harmanlayan stil sahibi
gençler ile dolu.Vintage’in popülaritesinden nemalanmak isteyen sadece vintage
mağazları değil tabii ki.Marc Jacobs gibi tasarımcılar ve Topshop gibi hızlı
moda markaları da yükselen bu bireysel
olma eğiliminin etkisinde vintage görünümlü giysiler üretme peşinde.
Yorumlar