TAGG, SONBAHAR 2022 ROOT KOLEKSİYONUNU GALATAPORT’ TAKİ YENİ MAĞAZASINDA TANITTI

 

TAGG kurucusu ve kreatif direktörü Gökay Gündoğdu, Fashion Week Istanbul‘da bu sezon, güçlü Osmanlı silüetlerinden ilham aldığı ROOT koleksiyonunu sundu. Saraylarda kullanılan renklerle güçlü formlar yaratırken, zarafeti yeniden yorumluyor. TAGG, monokrom renk bloklarıyla birleşen göz alıcı formları minimal estetikle buluşturuyor. Bugünden ama zamansız, son kullanma tarihi olmayan giysilere hayat veriyor.

Koleksiyondaki heykelsi terzilik göze çarpıyor. Uzun tuniklerin altında katmanlanan pantolonlar, akışkan silüetler sunan gömlekler, elbiseler ve pelerinli üstler, Osmanlı dönemindeki saraylardan referans alıyor. Koleksiyon Dolmabahçe Sarayı, Topkapı Sarayı, Çırağan Sarayı gibi İstanbul saraylarının dokusundan renkleri ve izleri barındırıyor. 

Bej tonları; tüm Osmanlı padişahlarının, atalarının saraylarını kullanmak yerine kendi saraylarını yaptıkları dönemde inşa edilen Çırağan Sarayı'ndan geliyor. Bu geleneğin son örneği olan Çırağan Sarayı’nın iç duvarları ve çatısı ahşaptan, dış duvarlari ise renkli mermerden oluşuyor. 

Kırmızı renk, Dolmabahçe Sarayı'nın harem kısmında tüm merdivenleri kaplayan halılardan, döşemelerde kullanılan leylak tonlarından yansıyor. Sarayın tasarımı Barok, Rokoko ve Neoklasik tarzlardan eklektik unsurlar içeriyor.

Nane yeşili, Topkapı Sarayı'nın tavanlarındaki arklardan ve çini duvarlardan ilham alıyor. Topkapı Sarayı hareminin avlu duvarındaki lale desenli İznik lapis çinileri ise Gökay Gündoğdu'ya zengin Osmanlı İmparatorluğu kültürünün ikonik çiçeği olarak adlandırılan lalenin,  çok modern bir formunu uyguladığı lale kemerleri için ilham veriyor. Lale Devri, Osmanlı kültür ve sanatının en incelikli dönemini oluşturuyor. Edebiyat, minyatür, bilimsel çalışmalar ve endüstriyel hamleler de dahil olmak üzere birçok girişimin denendiği bu dönem, minyatür, resim ve süsleme sanatlarındaki ivmenin zirvesini temsil ediyor.

Gökay Gündoğdu koleksiyonda bu kültürel ögelere atıfta bulunarak, minimal estetik yaklaşımındaki imzasını ve güçlü formlarının kadına verdiği mesajını bir kez daha gözler önüne seriyor, aynı zamanda köklerinin gerçek hayata daha bağlı modern bir versiyonunu da ortaya çıkarıyor.